Type Here to Get Search Results !

Bottom Ad

Dabbe Serisinde izlediğimiz Bitlisli Belkıs ve Gerçek Hikayesi

Türk korku serisi Dabbe yi sevmeyenimiz yoktur sanırım.Serinin en beğenilen filmi beşinci film Zehr-i Cin oldu.Dabbe 5:Zehr-i Cin'de izlediğimiz ve gerçek bir hayat hikayesi olan Bitlisli Belkıs'a gelin bir göz atalım.

60’lı yılların ortalarında Bitlis’te meydana gelen bir çok bebeğin bedeninin eksik veya hastalıklı doğması gibi sorunlar nedeniyle köylüler bir belanın üzerlerine çöktüğünü düşünürler.
Bunun üzerine Belkıs anadan yardım isterler. Bitlisli Belkıs, köylülere yardım edebileceğini söyler. Köylülerin işledikleri günahlar nedeniyle başlarına bir bela çöktüğünü ve her ailenin hastalıklı bebeğini kendisine getirmeleri gerektiğini söyler. Buna şahit olan bir kişinin anlattığı olay şu şekildedir.
“Ben kendisini bir defa gördüm. Onun mübarek biri olduğuna ve ilmine de bu sayede şahit oldum. Bir gece yeni hastalıklı doğmuş olan bebeklerden biri yine ona getirildi.
Oda diğer bebeklerin analarını kendi bahçesine çağırdı. 10-12 tane kadın, Bitlisli Belkıs’ın evinin bahçesinde oturmuş, ellerinde Kur’an’lar Belkıs’ın söylediği ayetleri okuyorlardı. Onlar bunları yaparken Belkıs ana da yeni doğmuş ve iki gözü de yerinde olmayan bebeği, köylülerin önünde beşiğin içine koydu. Bebeğin gözlerinin olması gereken yerlere göz şekilleri çizdi ve tuhaf yazılar yazmaya başladı. Ardından da hiç duymadığım şeyler, gittikçe yükselen bir sesle okumaya başladı. O sırada siyah bir gölgenin bebeğin yattığı beşiğe geldiğine ben de dahil oradaki herkes şahit oldu. Bu siyah gölge çocuğu alarak hızla götürdü. Oradaki herkes, bende dahil, kaçtık. Çığlık çığlığa dağıldık. Hiçbirimiz böyle bir olaya daha önceden şahit olmamıştı. Bu gölgenin ne olduğunu kimse bilmiyordu.”
Bitlisli Belkıs tarafından alınan bebeklerden birinin babasının verdiği ifade şöyledir; İki bebeğimiz olmuş ikisi de hastalıklı doğmuştu. Bebeklerimden birinin hem elleri hem kolları yoktu. Diğerinin ise Allah kimsenin başına vermesin derisi yılan derisi gibi dili ise tıpkı yılanların ki gibi çatallıydı.
Bitlisli Belkıs olarak bildiğimiz ve bizim gibi hastalıklı bebeği olanları iyileştiren bir hoca olduğunu öğrenince onun köyüne giderek durumu anlattık. Bizden para veya başka bir şey istemedi. Ama bizden yeni doğmuş olan ve derisi yılan derisine benzeyen bebeğimizi isteyerek üzerimizdeki belanın lanetin gitmesi için ona vermemizi Allah’ın izniyle bundan sonra doğacak olanların sağlıklı olacağını söyledi. Bir domuz öldürmemi ve domuzun derisini yüzerek ona getirmemi aynı zamanda domuzdan akan kanı her akşam yatsı namazından sonra birer kaşık içmemizi söyledi.
Allah’a Küfürler Ederek Uyanıyordu.
Dediklerini yaptık, domuz kanını hangi gece içsek sabaha kadar evin içinde bir takım ayak sesleri duyuyorduk. Sanki birileri kaçarcasına evin içinde koşuşturuyordu. Karım uyurken kendi kendine Bismillah Bismillah diye bağırdıktan sonra Allah’a küfürler ederek uyanıyordu. Sonrasında söylediği tarihte bebeğimi ve domuzun derisini Bitlisli Belkıs’a götürdüm. Evinde bizim gibi hastalıklı bebekleri olan ailelerde oradaydı. Getirdiğim domuzun derisini yeni doğmuş olan bebeğin üzerine sardı.
Derinin üzerine bir takım Arapça harfler yazdı. Bunu yaparken bana dönerek oğlunu bu belayı kaldırmak için feda ediyor musun diye 3 kere sordu. Bende ediyorum diyerek cevap verdim. Allah’ım toplandığımız odanın kapısı kendi kendine açıldı. Odadan siyah bir gölge gelerek beşikteki domuz derisine sarılı bebeği alarak götürdü. O gölgenin ne olduğunu anlamadım. Ama odadaki kadınlarda erkeklerde bağrışarak kaçıştılar. Çocukları ellerinden alınan köylüler aradan bir kaç yıl geçmesine rağmen yeni doğanlarında hastalıklı olması ve hayatlarının kötüye gitmesi başlarının musibetlerden kurtulmaması üzerine toplanırlar.Bitlisli Belkıs adlı hocanın evine giderler. Fakat onu evinde bulamazlar. Anlatılanlara göre eve girdiklerinde şahit oldukları şeyler bir çok kişinin o köyleri terk etmesine neden olmuş. Çünkü Bitlisli Belkıs’ın evi sanki yıllardır kullanılmamış içerisinde kimse yaşamamış gibiydi.
Evde bulunan eşyaların üzerini kalın bir toz tabakası kaplamıştı. Belkıs Ana’dan hiç bir iz yoktu. Bu çocuklara ne olmuş bu kadın nereye gitmişti. Bu konuda jandarma kayıtlarında köy muhtarının anlattıkları şöyledir:
Bu Çocuklara Ne Olmuş?
Köylüler sinirliydi. O kadar insan başlarındaki bela kalksın diye evlatlarını feda etmiş fakat hayatları daha da kötüye gitmişti. Çevre köylerden toplanan 20-30 kişi kapımı çalarak Bitlisli Belkıs’ın evine giderken yanlarında olmamı söylediler. Bende köylülerle beraber Belkıs Ana’nın evine giderek ona seslendim. Kapısı kilitliydi, açanda olmadı. Bizde kapıyı kırarak içeri girdik.
Yanımdakiler Hay Allah diyerek korku arasında kaldı. Evde sanki kimse yaşamamış benzer biçimde bir hal vardı. Daha bir kaç gün öncesine kadar her insanın girip çıktığı bu evde sadece iz dahi yoktu. Eşyaların üzerini toz kaplamıştı. Bizde durumu jandarmaya haber verdik ve siz geldiniz. Jandarma yaptığı incelemelerde bu şekilde bir kadının varlığına dair hiç bir resmi evrak bulamadı. Bitlisli Belkıs bölgede bir çok adamın yaşamını karartmasına karşın neredeyse hiç yaşamamış gibi kendisine hatta kendi anne ve babasına dair hiç bir malumat bulunamamıştır.Bu nedenle bugün bu vakalara şahit olmuş bir çok insan Belkıs Ana’nın çocuk sahibi olamayan ailelere yapmış olduğu büyüler sebebiyle bu topraklara gelmiş insan şeklinde bir cinli bir ifrit olduğunu düşünüyor. Bitlisli Belkıs’ın büyülerinde kullandığı ve bir ekip gölgeler tarafınca insanların gözü önünde götürülen evlatların ne olduğu başlarına ne geldiği ise hala bulunamadı.

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Top Post Ad

Below Post Ad

Bottom Ad