Weapons (Silahlar), Zach Cregger’ın yönettiği, 128 dakikalık süresi boyunca absürd bir kayıp vakasının izini farklı karakterlerin bakış açılarından süren enteresan bir yapım. Hikaye, Amerika’daki küçük bir kasabada, 18 öğrenciden 17’sinin aynı gece ve aynı saatte evlerinden çıkıp ortadan kaybolmasıyla başlıyor. Geride kalan tek öğrenci Alex olurken, sınıf öğretmeni Justine Gandy (Julia Garner) kasaba halkının hedefi haline geliyor. Olayın ardından öğretmene yönelik suçlamalar, tehditler ve baskılar giderek artıyor ve işler gerçek anlamda tahmin etmenizin imkansız olduğu noktalara evriliyor. Oyuncu kadrosunda Austin Abrams ve Josh Brolin gibi isimler de yer alıyor. Özellikle Brolin, Pedro Pascal’ın çekim takvimini uyduramamasından ötürü B planı olarak tercih edilmiş.
Açılış sekansı, izleyiciyi hemen hikayenin ortasına çekiveriyor. Çocukların gecenin sessizliğinde evlerinden çıkıp karanlığın bilinmezliğine doğru koşuşu, neden sorusunu akla kolaylıkla yerleştiriyor. Film, bu sorunun cevabını tek bir kaynaktan değil, farklı karakterlerin yaşadıkları üzerinden vermeyi tercih ediyor. Bu tercih, izleyiciyi sürekli tetikte tutuyor, zira hepimizde meğer şu haklıymış meğer şu haksızmış refleksleri önceden kodlanmış durumda geliyor. Fakat her yeni bölüm, önceki anlatımı sorgulatıyor ve yeni ihtimaller yaratıyor. Seyirci olarak parçaları bir araya getirmeye çalışmak filmin en büyük gerilimi haline geliyor. Ve bu süreçte kimin suçlu kimin suçsuz olduğunu anlamaya çalışmak yerine kendimizi özgün bir akışın içine salıveriyoruz.
Weapons, korku etiketiyle pazarlansa da, izleyiciyi koltuktan zıplatan ve tedirgin eden bir atmosfer kurmanın ötesinde, son derece eğlenceli bir anlatı kuruyor. Karanlık odalar, boş sokaklar, sessiz bakışmalar ve gerilimi besleyen küçük anlar… Hiç beklemediğiniz komedi nüanslarıyla besleniyoruz bunlara ek olarak. Beklentisi saf korku olanlar için bu tercih sıkıntılı gelebilir. Ancak anlatının odağındaki huzursuzluk hissi, gerilimi sürekli diri tutmayı başarıyor. Komedi unsurları asla gerilimden çalmıyor. Film, şiddet anlarını da bu huzursuzluğun üzerine inşa ederek kullanıyor hatta. Böylece sahneler alışmadığımız türden bir duygusal hareketlilik de uyandırıyor bünyelerimizde..
Görüntü yönetimi, bu atmosferi pekiştirmede önemli bir rol üstleniyor. Bazen karakterin omzunun ardından izlenen sahneler, izleyiciyi olayların içine dahil ediyor. Netlik oyunlarıyla, kimi zaman önemli ayrıntılar bilerek flu bırakılıyor. Bu tercih, seyirciyi tıpkı karakterler gibi belirsizliğin içinde bırakıyor. Renk paleti ise kasabanın donuk, baskıcı havasını başarıyla yansıtıyor.
Weapons, temposunu koruyan, farklı bakış açılarını dengeli şekilde harmanlayan, senenin en etkileyici işlerinden biri olarak öne çıkıyor bence. Hikaye, çok ufak mantıksal boşluklar barındırsa da, katmanlı anlatımıyla ilgimi baştan sona canlı tuttu. Karakter odaklılığı, izleyiciyle bağ kurmasını kolaylaştırmış. Zach Cregger, Barbarian’da yapmaya çalıştıklarının üzerine çok fazla şey denemiş ve ne istediyse elde etmiş gibi. Ucu açık bir final yapmadan, her sorunun cevabını şak şak veriyor olması da, ana akım sinema izleyicisinin salondan mutlu mesut ayrılacağının bir garantisi gibi.
Filmin senaryosunu Zach Cregger yazdı ve yönetti.Josh Brolin,Julia Garner ve Alden Ehrenreich başrollerde oynadı.IMDB puanı:7.6
Yorum yazarken seviyemizi koruyalım.Küfür ve hakaret içeren yorumlar silinecektir.